16 Mayıs 2012 Çarşamba

Kimyayı Sevmek

Ülkemizde sanırsam çoğu lise öğrencisinin korkulu rüyası kimya dersi. Aslında korkulacak veya abartılacak birşey yok. Bana kalırsa çoğu kişinin kimyaya ön yargılı olarak bakmasından kaynaklanıyor. Çoğu kişide şöyle diyebilir: Thomson'un üzümlü atom modeli benim ne işime yarayacak, kütlenin korunumu kanunu benim ne işime yarayacak vs. tabi örnekler artırılabilir. Ama şöyle bir düşünün gördüğümüz derslerin hemen hemen hiçbiri meslek hayatımızda ve günlük hayatımızda işimize yaramayacak. Ancak biyolojide böcek, çiçek bakımı; kimyada sabun yapımı, tarih ve coğrafya genel kültür vs. bakımından işimize yarıyor. Yani anlayacağınız mecbur ders olarak görmek zorundayız. Kimyadan nefret etmek yerine onu sevmeye çalışın, eğer kafanızda yapmayı planladığınız bir deney varsa gidin öğretmeninizden izin alın ve deneyinizi yapın, eğlenmenize bakın. Hiçbir öğretmen sen bunu yapamazsın demeyecektir. Eğer kimya derslerimizin yarısını labaratuarda işleseydik kimyayı sevme oranıda artacaktı ama ne yazık ki haftada 3 saatte ancak dersler yetişiyor. Herkesinde benim gibi kimya ile iç içe yaşayan kimyayı hayat tarzı haline getirmiş kimyager bir dayısı olamaz, ben bu yönden şanslıyım sanırım. Tabi ki sizin bu ön yargılarınızı yıkıp ve kimyanın sadece ders yanını değil; deneylerin, patlamaların, iğrenç kokuların (mesela amonyak koklayın iğrenç kokar)  yönünü görüp kimyaya canı gönülden bağlı olarak kalmanız şart. Ayrıca okuldaki sınavlardan aldığınız kimya notlarına takmayın mesela benim karneme kimya 3 gelirken deneme sınavında en yüksek neti ben yaptım. Tabi bunca önerimden sonra halen sevmeyen varsa onun bileceği iş. Kimya güzeldir.

Osman Arslan


5 Mayıs 2012 Cumartesi

2012'nin En Büyük Dolunay'ı


Dünya bugün 2012'nin en büyük Dolunay'ına tanık olacak

Ay, tüm yıl boyunca Dünya ile arasındaki mesafenin en az olacağı bugün, normalden yüzde 16 daha büyük görünecek, parlaklığı ise yüzde 30 artacak.
TSİ 17.35’de, Ay ile Dünya arasındaki mesafe 357 bin kilometreye inmiş olacak. Böylece gün batımından önce gökte etkileyici bir görüntü oluşacak.
“Süper Ay”, çıplak gözle rahatlıkla gözlemlenebilecek. Gök bilimciler, en büyük Dolunay için “Süper Ay” tanımlamasını 1970’lerde kullanmaya başladı. Bilim insanları, Ay ile Dünya arasındaki mesafenin en aza inmesiyle, çekim kuvvetlerinin değiştiğini ve doğal afetlerin tetiklendiğini düşünüyordu.
Deprem Tehlikesi Yok
National Geographic’e açıklama ABD’li gök bilimci Geza Gyuk, “Süper Ay yaşandığında gel gitlerin güçleniyor ve güçlü akıntılar oluşabiliyor. Ancak deprem veya diğer doğal afetlerin Ay tarafından tetiklendiğine dair kesin bir delil yok” dedi.
Gök bilimciler, Süper Ay’ın milyarlarca yıldır ortaya çıktığını, bu eşsiz gök olayında etkileyici bir görünümün dışında olağanüstü bir olay oluşmadığını ifade etti.
Konuyla ilgili video

18 Ocak 2012 Çarşamba

Bademcik Ameliyatı - Tonsillektomi


Bademcik Ameliyatım

Benim küçüklüğümden beri hebademciklerim ağrımıştır. Devamlı doktora giderdim yada evde bitkisel tedavi yapardım. Geçtiğimiz sene yani 2011'de toplam 15 kere hastalandım ve bunların 10 tanesi bademciklerimdeki iltihaptan dolayı kaynaklanıyordu. Bende 2011 Aralık ayında bademciklerimi aldırma kararı aldım. 15 Tatilin gelmesiyle beraber artık alınması için hastaneye gittim. Gece 24.00 dan sonra hiçbir şey yememem gerektiğini ve sabah aç gelmemi söylediler. Ertesi gün hastaneye gittim. İlk başta bir hemşire tarafından damar yolum açıldı. Damar yolumdan antibiyotik verdi. 2 saat sonra ameliyathanedeydim. İlk başta başıma bir anestezi doktoru geldi ve gerekli işlemleri yaptı. Zaten sonrasını hatırlamıyorum. Ameliyat bittikten sonra bademciklerimin kaç gram olduğunu ve vücudumda kaç lt kan bulunduğunu sormuşum. Ameliyatın ardından odama geçtim. Doktorlar ve hemşireler gelip geçmiş olsun dileklerini ilettiler. Ayrıca bademciklerimin kaç gram olduğunu sormam hakkında da dalga geçtiler. Ameliyattan 4 saat sonra dondurma yemeye ve süt içmeye başladım. Biraz ağrı olsada yinede kendimi iyi hissediyordum. Böylece 10 gün soğuk ve sulu gıdalardan yiyeceğim. Bir gece hastanede kaldıktan sonra ertesi gün taburcu oldum ve evime geldim. Ameliyatımı yapan KBB Uzmanı Mehmet Ali YEŞİLADA'ya, benimle ilgilenen hemşirelere çok teşekkür ederim. Beni yalnız bırakmayan ve desteğini esirgemeyen herkese çok teşekkür ederim. İyi ameliyatlar :)
Osman ARSLAN 
Ameliyat olduktan sonra boğazım

Bademcik Ameliyatı - Tonsillektomi
Bademcik (tonsil) nedir ?

Bademcikler, boğazımızın her iki yanında bulunan yapılardır. Bademcikler, boğaza giren bakteri ve virüs cinsi mikropları yakalarlar ve vücudun mikroplarla savaşmasına yardımcı maddeler olan antikorları üretirler. Bademcikleri, çocuğunuzun boğazına bir fenerle bakarak görebilirsiniz.

Bademcik hastalıkları çocuk yaş grubu sorunu olarak bilinmekle birlikte erişkin işinde aynı kurallar geçerlidir. Ameliyata engel oluşturacak herhangi bir ciddi sağlık problemi olmayan erişkinlerde de bademcik ameliyat uygulanmaktadır. Alt yaş sınırı zorunlu haller dışında 4-5 yaş olarak belirlenmiştir. Üst yaş sınırını belirlemek mümkün değildir. Genel olarak ileri yaşlarda bu hastalığın görülme oranı düşüktür ve çoğu zaman basit çözümler tercih edilmektedir

Bademcik iltihabı (tonsillit) nedir ?

Bademcik iltihabı, bademciklerin mikroplarla karşılaşması ve şişmesi sonucunda gelişir. Eğer çocuğunuzda sık tekrarlayan bademcik iltihabı varsa, doktorunuz bademciklerin alınmasını önerebilir. Yılda altı veya daha fazla sayıda, doktor tarafından teşhis edilmiş bademcik iltihaplanması ameliyat için gerekçe oluşturabilir. Sık sık iltihaplanmaları nedeniyle savunma görevi yapamaz duruma gelmiş, hatta çocuğunuzun sağlığına zarar vermeye başlamış olan bademciklerin alınması müzmin ilihaplı bademciklerin vücutta kalmasından daha az risklidir. Çocuklar bademcikleri alındıktan sonra daha sık hastalanmazlar; çünkü, vücutta bademcik gibi görev yapan başka dokular mikroplarla savaşan maddeleri yeterince üretebilirler.

Müzmin (kronik) bademcik iltihabının tedavisi: Ameliyat ne zaman gereklidir?

Antibiyotikler sayesinde artık her bademcik iltihabının standart tedavisi, eskiden olduğu gibi ameliyat değildir. Ancak, sık tekrarlayan boğaz ağrısı ve bademcik iltihabı halinde bunu bir doktorun değerlendirmesi gerekir. Doktorunuz streptokok enfeksiyonu olup olmadığını araştırmak üzere boğaz kültürü yapılmasını isteyebilir. Streptokoklar, iltihaplanmaya neden olan bakteri türü mikroplardır. Bakterilerin neden olduğu iltihaplarda da antibiyotik tedavisi iyi sonuç verir.

Doktorunuz aşağıdaki durumlardan biri veya birkaçının bulunması halinde bademcik ameliyatı önerebilir :

Göreceli kriterlerin en başında sık tekrar eden bademcik enfeksiyonları gelmektedir. Bademcik ameliyatlarının %40'ı bu nedenle yapılmaktadır.

Son bir yılda 7 defa veya son iki yılda yıl başına 5 'şer defa veya son üç yılda yıl başına 3 'er defa yada daha sık ateşli bademcik iltihaplanması geçirilmesi
Difteri (Kuş palazı) mikrobu taşıyıcıları
Kalp kapak bozukluğu olan kişiler.
Bademcik ve geniz eti iltihaplanmasına bağlı olarak sık orta kulak iltihabı geçirilmesi.

Bu gibi durumlarda kronik bademcik iltihaplanması olarak adlandırılır. Çözümünde cerrahi tedavisi önerilir, planlanır.

Kesin ameliyatı gerektiren durumlar:

Üst solunum yolunun bademcik ve geniz eti büyüklüğüne bağlı olarak tıkanması
Bademcik etrafında abse (Peritonsiller abse)
Kötü huylu tümör şüphesi
Çene yapısını bozan geniz eti ve bademcik büyümeleri.

Bademcik ameliyatı (tonsillektomi) sırasında neler olur?

Ne kadar sık yapılıyor veya basit görünüyor olursa olsun, her ameliyat çocuk ve ebeveynler için genellikle korkutucudur. Onu nelerin beklediğini anlatarak, çocuğunuzun kendini ameliyata hazırlamasına yardımcı olabilirsiniz.

Bademcik ameliyatında :

Çocuğunuz, genel anestezi verilerek uyutulacaktır. Bu, ameliyatın bir ameliyathanede yapılacağı ve çocuğunuzun ameliyat sırasında bir anestezi uzmanı tarafından izleneceği anlamını taşır.

Çocuğunuz yaklaşık 20-30 dakika süreyle uyuyacaktır

Cerrah, bademcikleri çocuğunuzun ağzının içinden alacaktır. Bademcik ameliyatı için deride bir kesi yapılmasına gerek yoktur.

Cerrah, bademcikleri bulundukları yerden bazı kesiler yaparak çıkartacak ve kanamayı durduracaktır.

Çocuğunuz uyanma odasında ayılacaktır. Solunum güçlüğü veya kanama belirtisi olması halinde tekrar ameliyathaneye alınması gerekebilir. Genellikle hastanede toplam kalış süresi 5-10 saat arasında olmaktadır. Yeterli sıvı gıda almaya başlamayan, 3 yaşın altında olan ve bayılma nöbetleri gibi sürekli bir hastalığı bulunan çocuklar hastanede bir gece kalacaktır.

Bademcik ameliyatından sonra nelere dikkat etmeliyiz ?

Gıdalar:
Ameliyat günü çocuğunuz sulu gıdalar almalıdır (Ör. su, süt, .narenciye olmayan meyve suları, muhallebi, puding, yoğurt, dondurma)
Ameliyatı takibeden gün yukarıdakilere ek olarak sütle yumuşatılmış patates püresi
Ameliyatı takibeden ikinci ve üçüncü günlerde yukarıdakilere ek olarak yumuşak sebze yemekleri, makarna, pilav yiyebilir.
Dördüncü günden itibaren ekmek kenarı, bisküvi, cips gibi boğazı tahriş edebilecek sert gıdalar hariç normal beslenmesine geçebilir.

İlaçlar:
Doktorunuzun önereceği ağrı kesici ilaçı düzenli ve önerilen sürede kullanın. Doktorunuz önermediği sürece antibiyotik veya başka ilaç kullanmayın.

Banyo:
Ameliyatın ertesi günü çok sıcak ve uzun olmamak koşuluyla çocuğunuz banyo yapabilir.

Okul:
Doktorunuzun önereceği sürede çocuğunuzu okula göndermeyin. Bu süre 5-10 gün arasında olabilir.

Spor:
İki hafta süreyle spor aktiviteleri kısıtlanmalıdır.

İyileşme:
Bademciklerin bulunduğu bölge ameliyattan sonra açık yara olarak kalmaktadır. Bu nedenle çocuğunuz yutkunma sırasında boğaz ağrısından ve kulağa vuran ağrıdan yakınabilir. Çocuğunuzun boğazına bakacak olursanız bademciklerin bulunduğu bölgenin beyaz-sarı renkte olduğunu görürsünüz. Bu görünüm iltihaplanmaya bağlı değildir ve 15-20 gün sürecektir Daha sonra ameliyat bölgesi ağız içindekine benzer bir pembe renkli doku ile kaplanacaktır.

Kanama:
Tekrar müdahale edilmesini gerektirecek bademcik ameliyatı sonrası kanama nadirdir. İlk 24 saat içinde kanama riski en yüksektir. Ağızdan taze kan gelmesi veya çocuğunuzun koyu renkli sindirilmiş pıhtı kusması halinde zaman kaybetmeden doktorunuzu arayın. Daha da nadir görülmekle birlikte, kanama açısından ikinci riskli dönem ise ameliyatı takibeden 10 gün civarıdır.





28 Kasım 2011 Pazartesi

Anne Karnında 21 Haftalık Fetus

Anne karnında 21 haftalık fetusa operasyon ile müdahale edilmesi sırasında, bebeğe müdahaleyi yapan operatörün Dr Bruner'ın elini tutarak kendisinden güven ve yardım bekleyişinin olağanüstü görüntüsü. Anne karnında gerçekleşen ameliyat dünyaya gözlerini sağlıklı bir şekilde açmasını sağladı. Yüzyılın fotoğrafı seçilmiş!.

8 Ağustos 2011 Pazartesi

14 soruda nükleer santral


Nükleer santraller riskli midir? Türkiye'de neden yapılıyor? Zararları nelerdir? Japonya'da yaşanan nükleer santral patlamasının ardından TAEK'e onlarca soru geldi. İşte o sorular ve cevapları...


Türkiye'nin resmi nükleer ve radyasyon takip kurumu olan Türkiye Atom Enerjisi Kurumu'na (TAEK) hergün onlarca soru geliyor. TAEK'e sorulan bazı sorular ve yanıtlar şöyle;
SORU: Atom nedir?
TAEK: Bir elementin kimyasal özelliklerini taşıyan en küçük parçasına atom denilmektedir. Evrende bilinen bütün maddeler (kozmik madde, yüksek enerjili madde ve anti madde hariç), pozitif yüklü bir çekirdek ve etrafında dönen negatif yüklü elektronlardan oluşan yaklaşık 100 farklı atomdan meydana gelmektedir.
SORU: Nükleer reaktörler enerji dışında bir şey üretir mi?
TAEK:
 Nükleer reaktörler, tıp ve endüstride kullanılan yararlı radyoizotopların üretilmesinde de kullanılırlar. Kanser tedavisinde, boru kaynaklarının tahribatsız muayenesinde kullanılan kobalt-60, tiroid bozukluklarının teşhis ve tedavisinde kullanılan iyot-131, doktorların vücut içini görme amacıyla çeşitli tarayıcı cihazlarda kullanılan teknesyum-99, akciğer havalanmasının ve kan akışının ölçülmesinde yararlanılan ksenon-133, bu izotoplara örnek olarak verilebilir.
SORU: Nükleer santraller riskli midir?
TAEK: Bütün elektrik üretim seçenekleri ve diğer teknolojiler risk taşır. İsviçre'de Paul Scherrer Enstitüsü tarafından yapılan bir çalışmada 1969-1996 yılları arasında ticari tesislerde enerji ile ilgili 4 bin 290 kazada meydana gelen ölümler göreceli olarak karşılaştırılmaktadır. Bu çalışmaya göre yıllık üretilen elektrik teravatsaati başına nükleer enerji üretimi 8, doğalgaz 85, kömür 342, petrol 418, hidro 884 ve LPG 3 bin 280 ölüme sebebiyet vermiştir. İnsan, hayatı boyunca teknolojinin getirdiği çeşitli olanaklardan yararlanmak ve hatta hayatta kalabilmek için çeşitli risklerle karşı karşıya kalır. Örneğin, yolculuk etmenin riskli olduğu bilinir ama evde oturmak da risklidir, çünkü tüm kazaların yüzde 40'ı evlerde olur. Araştırmalara göre erkek olmak 2800 gün, kalp hastalığı 2100 gün, kömür madeninde çalışmak 1100 gün, kanser 980 gün, yoksulluk 700 gün, alkol 130 gün, intihar 95 gün, uçak kazaları 1 gün, baraj yıkılması 0,5 gün ve ABD için tüm elektriğin nükleer santrallerden üretilmesi ise 0,03 gün ortalama ömür kaybına yol açacaktır.
AVRUPA NÜKLEERDEN VAZGEÇTİ Mİ? 
SORU: Avrupa'da bazı reaktörlerin kapatıldığı ya da çalışmadığı ve dünyanın nükleerden vazgeçtiği söylenmektedir. Türkiye'de neden yapılıyor?
TAEK: 
Ağustos 2010 itibariyle dünyada 29 ülkede toplam 373 bin 673 Megavat (MWe) kurulu güce sahip 440 nükleer reaktör işletme halindedir ve dünya elektrik enerjisi ihtiyacının yaklaşık yüzde 15'ini karşılamaktadır.
En fazla nükleer santral 104 ile ABD'ye ait. Fransa'da 58, Japonya'da 54, Rusya'da 32, Güney Kore'de 20, Almanya'da 17, Hindistan'da 19, Ukrayna'da 15, Çin'de 12 adet nükleer santral bulunuyor.
Toplam 2 bin 776 MWe kurulu güce sahip 5 nükleer reaktör yeniden işletmeye girebilecek şekilde uzun süreli kapatma durumundadır. Toplam 59 bin 544 MWe güce sahip 61 nükleer santral inşa halindedir. Bu veriler ışığında dünyanın nükleer santralden vazgeçtiğini söylemek mümkün değildir. Halen Bulgaristan'da 2, Finlandiya ve Fransa'da 17'şer adet 1600 MWe gücündeki reaktörler inşa halindedir. Ayrıca Fransa ve İngiltere yeni nükleer güç santralleri yapmayı planlamaktadır.
ÇEVRE DOSTU MU?
SORU: Nükleer enerji çevre dostu bir enerji üretim seçeneği midir?

TAEK: Nükleer enerji çevre dostu bir teknolojidir. Çünkü; nükleer santralların güvenlik değerlendirmesi bağımsız lisanslama kuruluşları tarafından son derece tutucu varsayımlara göre yapılmaktadır. Ayrıca bu santrallar işletmede oldukları sürede sürekli denetim altındadır. Bu nedenle nükleer santralların çevre ve insana zarar verebilecek şekilde kaza yapma riski, günümüzde kullandığımız diğer teknolojik ürünlere göre yok denecek kadar azdır. Nükleer enerji üretim zinciri, tümüyle ele alındığında sera gazı salımı konusunda en temiz seçenektir. Günümüzde nükleer santraller, elektrik sektöründen kaynaklanan sera gazı salınımında yıllık olarak yaklaşık yüzde 17 azalmaya sebep olmaktadır. Yani bu santrallerin yerine fosil yakıtlı santrallerden elektrik elde edilseydi her yıl 1,2 milyar ton karbon atmosfere verilecekti.
SORU: Nükleer santral turizm yatırımlarını olumsuz etkiler mi?
TAEK: Dünyada pek çok turizm ülkesi nükleer enerjiden faydalanmaktadır. Örneğin Fransa'da Paris'e 200 kilometreden daha yakın alanda 6 nükleer santral bulunmaktadır. İspanya'da Madrid'e 200 kilometreden daha yakın alanda 3 nükleer santral bulunmaktadır. Bradwell santrali Londra'ya 70 kilometre mesafededir.
AKKUYU'DA KURULMASI PLANLANAN SANTRAL
SORU: Akkuyu'da kurulması düşünülen VVER-1200 tipi nükleer santral yeni bir teknolojidir. Türkiye pilot proje mi olacaktır?
TAEK: 
Henüz VVER-1200 tipi reaktörlerin işletiminde olan bir modeli bulunmamaktadır. Ancak bu reaktörler işletimde olan VVER-1000 reaktörlerinin güvenlik ve performans açısından geliştirilmiş modelleridir. Ayrıca işletimde olan bir reaktör hazırlık ve inşa süreleri dikkate alındığında en az 15 yıl eski teknolojiler üzerinde kurulu bulunmaktadır.
Nükleer reaktörlerin lisanslanması aşamasında tesisin güvenli bir tasarıma sahip olup olmadığının değerlendirilmesi inşaat lisansı başvurusu üzerine yapılır. Daha sonraki aşamalarda tesisin tasarıma uygun bir şekilde inşa edilip edilmediği takip edilir. VVER-1200'ler Rus düzenleyici kurumlarından inşaat lisansı alınarak Rusya'da kurulmaya başlanmıştır. Dünyada, inşa halindeki 10 adet VVER tipi reaktörlerden 4'Ü VVER-1200 tipi reaktörlerdir.
SORU: Kurulacak santralde silahlanma kapsamı var mıdır?
TAEK:
 Akkuyu'da nükleer santral kurulmasıyla ilgili Rusya Federasyonu ile yapılan anlaşma tamamen barışçıl uygulamaya yönelik olup silahlanma kapsamı bulunmamaktadır.
Rusya tarafından Akkuyu'da inşa edilecek VVER-1200 AES-2006 tasarımı da dahil nükleer güç santralleri silah üretmek için tasarlanmamaktadır.
SORU: Nükleer bir santralin ömrü ne kadardır?
TAEK:
 Yeni nükleer santral tasarımlarının ömürleri 60 yıl olarak öngörülmektedir.
YATIRIM MALİYETİ
SORU: Nükleer santralin yatırım süresi ve maliyeti ne kadardır?

TAEK: Dünyada nükleer santrallerin yapım süresi ilk betonun dökülmesinden takiben ortalama 6-7 yıl civarındadır. Tüm proje dönemi düşünüldüğünde bu süre 10-12 yıl civarında olabilir.
Dünyada işletmeye giren son reaktörler ve yapım sürelerine bakılırsa, Rusya'daki Rostov-2 santralinin yapımı 9 yıl, Hindistan'daki Rajastan-5 ve 6 santrallerinin her ikisi 7'şer yıl sürmüş, Çin'deki Lingao-3 5 yılda, Qinshan-2 ve 3 ise 4,5 yılda tamlanmıştır. Japonya'daki Tomari-3 santrali 4,5 yılda işletmeye girmiştir. Nükleer reaktörlerin ilk yatırım maliyetleri yüksek ama işletme ve yakıt maliyetleri çok düşük tesislerdir.
400 MİLYON AVROYA SÖKÜLEBİLİYOR
SORU: Nükleer santral sökülmesi teknolojisi mevcut mudur ve maliyeti nedir?

TAEK: Nükleer tesislerin sökülmesi ve yeşil alana dönüştürülmesi için gereken teknoloji vardır ve bazı ülkelerde sökme uygulamaları yapılmaktadır.
Örneğin ABD'de 860 MWe gücündeki Meine Yankee 1996 yılında kapatılmış, 2004 yılında kullanılmış yakıt depolama dışında koruma binası yıkılmıştır. Almanya'da kurulu bulunan standart bir nükleer santralın (1200 MW gücünde) işletmeden alınması, sökülmesi ve yeşil alana dönüştürülmesinin maliyeti 400 milyon avro olacağı tahmin edilmektedir.
DÖRT DENEME DE BAŞARISIZLIKLA SONUÇLANDI
SORU: Bugüne kadar neden Türkiye'de nükleer santral kurulmadı?
TAEK
: Türkiye'nin ilk nükleer santralinin kurulmasına yönelik olarak değişik tarihlerde girişimler yapıldı. Maalesef bu girişimlerin hiçbirisi sonuca ulaşamadı. 1973 yılında kurulmasına karar verilen 80 MWe gücündeki prototip santral projesi daha sonra daha büyük bir santralin kurulmasına karar verilince iptal edildi.
1977 yılında çıkılan ihaleyi İsveç'in ASEA-ATOM firması kazandı. Ancak, 1980 darbesi nedeniyle İsveç hükümeti kredi vermeyince bu proje sona erdirildi. 1982 yılında gerçekleştirilen ihale hükümetin yap-işlet-devret modelindeki ısrarı ve üretilen elektriğin alımı için Hazine garantisi verilmemesi nedeniyle başarısızlığa uğradı. 1997 yılında yapılan ihale ise 2000 yılındaki büyük ekonomik kriz nedeniyle iptal edildi.
DÜNYADAKİ NÜKLEER KAZALAR
SORU: Geçmişte olan nükleer santral kazaları hakkında bilgi verir misiniz?
TAEK:
 Nükleer enerji üretimi geçmişine bakıldığında raporlanmış kazalardan Çernobil ve Three Mile Island (TMI) kazaları kor erimesi ile sonuçlanmıştır. Sadece Çernobil nükleer güç santralindeki kaza ölümle sonuçlanmış olup kaza anında 30 kişi hayatını kaybetmiştir. Ayrıca kazanın çevresel etkileri de olmuştur.
1990 yılında UAEA tarafından oluşturulan Uluslararası Nükleer ve Radyolojik Olay Ölçeği (INES) sisteminde ise nükleer güç santralleri için kazayı tanımlayan, seviye 4 üzeri olay yer almamaktadır. Seviye 3'te ise tesis sahası dışında çevre ve halkın etkilemediği raporlanan 12 olay sunulmaktadır.
NÜKLEER KAZA DURUMUNDA İYON TABLETLERİ NİÇİN KULLANILIYOR?
SORU: Nükleer kaza durumunda iyot tabletleri niçin, ne zaman, nasıl kullanılır?
TAEK:
 İyot tabletleri, radyoaktif olmayan iyot bileşikleridir. Nükleer tehlike durumlarında ortaya çıkabilecek radyoaktif bulut içerisinde yer alan radyoaktif iyotun tiroitte tutulmasını önlemek üzere, iyot tabletlerinin en sıra süre içinde alınması gereklidir. İYot tabletlerinin, vücudun diğer radyoaktif maddelere maruz kalmasını engelleyici özelliği yoktur.
Tabletler, mümkünse aç karnına alınmalıdır. İyot tabletleri genellikle iyi tolere edilir. Sindirim bozuklukları gibi yan etkiler çok nadiren görülmekle beraber, uygulama kesildiğinde kendiliğinden geçer.
Kaynak: NTV

19 Temmuz 2011 Salı

Coca Cola, Pepsi'ye Karşı

Şarap uzmanlarının kırmızı şarabı beyaz şaraptan ayırt edemediklerini öne sürmek önemli. Bknz: Şarap Deneyi. Ama siz gelin de, Coca Cola ve Pepsi fanatiklerine kendi sevdikleri kola markasını diğerinden ayırt edemeyecekleri hele bir söyleyin. Karşınızda anında, bunu yapabileceklerini göstermek için size meydan okuyan öfkeli bir kalabalık bulursunuz.

Kola dogmasını sorgulamaya cüret eden kişi Baylor Tıp Okulu'ndan Real Montague oldu. Montague, 2005 yılında bilimsel olarak kontrollü bir "Pepsi mi, Coca Cola mı?" deneyi yaptı. Katılanlara üzerinde marka etiketi olmayan iki bardakta Pepsi ve Coca Cola sunuldu. İkisini de içmeleri ve hangisinin tadını beğendiklerini söylemeleri istendi. Sonuç ikisi için de eşitti -yani katılımcıların sevdikleri kola markasıyla, bu çalışmada yaptıkları tercihler arasında hiçbir ilişki yoktu. Açıkça görülüyor ki, deney katılan kişiler iki kolanın tadını birbirinden ayırt edemiyorlardı. Bu sonuçlar Coca Cola ve Pepsi hayranlarını dehşete düşürdü. Onlar hala kendilerinin ikisini birbirinden ayırt edebilecekleri konusunda ısrar ediyorlardı -bilime ve iki markanın da belli olmadan sunulduğu bu deneye lanet okudular.

Montague deneyini bir adım daha ileri götürdüğünde, kola fanatikleri için durum daha da kötüye gitti. Bu kez, deneyinden katılımcılara iki bardak kola verdi -birinin üzerinde Coca Cola etiketi vardı, diğerinin üzerinde etiket yoktu. Deneklerin neredeyse yüzde 85'i üzerinde Coca Cola yazan içeceği daha çok sevdiklerini belirtti. Ama aslında her iki bardakta da aynı içecek, Coca Cola vardı. Üzerinde Coca Cola etiketi olan bardağın içindeki içecek, etiketsiz olana göre daha lezzetli bulundu. Daha sonra Montague, deneklerine , birinin üzerinde Pepsi etiketi bulunan ve diğerinde bulunmayan iki ayrı bardakta Pepsi verince aynı sonuçlara ulaşamadı. Bu buldu, coca Cola'nın pazarlama departmanının daha iyi çalıştığı ve müşterileri, üzerinde Coca Cola etiketi bulunan içecekleri tercih etmeye yönlendirmek konusunda başarılı olduğunu gösteriyor -içeceklerin tatlarının nasıl olduğunun bir önemi yok. Montague durumu şöyle anlatıyor:

Bu içecekleri tüketetn insanların sinir sistemlerine kendini gizlice yerleştiren görsel imgeler ve pazarlama mesajları bulunuyor. Bu kültürel mesajlar, tat alma duyusunu etkileyebilir.


Montague son olarak deneklerini MR tarayıcısına soktu; Coca Cola ve Pepsi içerken beyinlerini gözlemdi. Tabii kolaları cihazın içinde deneklere içirmek kolay olmadı. Hiçbir yöne iki milmetreden fazla harektin mümkün olmadığı ve yüzünüzü yalnızca bir yöne çevirebildiğiniz bir cenderenin içinde, soğuk kolayı ağzınıza ancak plastik tüplerle ağzınıza götürebiliyorsunuz.

Montague, bir kutu Coca Cola'nın görüntüsünü, henüz içeceği plastik tüpten ağızlarına püskürtmeden önce deneklerin üzerinde bulunan ekrana getirdiğinde, deneklerin beyin görüntüleri yılbaşı ağacı gibi aydınlandı. Ama Coca Cola'yı vermeden önce, renkli ışıkla ekranı aydınlattığında ya da kutu Pepsi görüntüsü gösterildikten sonra Pepsi sunulduğunda beyin etkinliği çok daha az oluyordu. Başka deyişle, Coca Cola'nın reklamları beyindeki sinir hücreleri üzerinde ölçülebilir bir tepki yaratıyordu.

Montague'nin deneyinin biraz da ürkütücü olan sonuçlarından biri de, reklamların kafamızın içindeki sinir hücrelerinin bağlantılarını gerçekten değiştirebildiğini ve dış dünyayı algılama biçimimizi etkileyebildiğini ima etmesi. Reklamlar, gerçekliği algılama biçimimizi yeniden programlayabiliyor, bizi tatları neredeyse aynı olan şekerli, karbonatlı iki içeceğin tatlarının birbirinden farklı olduğuna inanmaya zorluyor. Bu yüzden Pepsi ve Coca Cola tutkunları iki meşrubatın birbirinden farklı olduğunu söylediklerinde, bu onlar için gerçekten de doğru oluyor. Çünkü markayı görmek tat alma deneyiminin ayrılmaz bir parçasıdır; onların beyinleri içindeki bağlantılar bu şekilde. Kolaların tatlarının birbirinden farklı olmadığını söyleyenler de doğru söylüyor. Onlar birbiriyle bağdaşmayan dünyalarda yaşayan sürekli birbiriyle atışan iki insan türü gibiler- gazlı meşrubat tutkunları ve gazlı meşrubat kuşkucuları. Ama bu türlerin birinin dişlerinin diğer türe oranla çabuk çürüdüğü kesin.

Kaynak: Kafası Güzel Filler ve En Acayip Deneyler (Alex Boese) Sayfa 41

Geçen bende bir markette bu deneyi canlı olarak yaşadım. Markette bir adamın teki kola alacağı belli, raflara bakıyordu eline ilk önce Pepsi aldı baktı baktı sonra yanındaki arkadaşı "Ağa bak burda Coca Cola var demesi üzerine Coca Cola olan yere yöneldi ve Coca Cola'yı aldı. Bende Coca Cola'yı alırdım.